Her belâ, musibet veya kazalardan sonra bu cümle çok kullanılıyor.
Bazı aklı evveller de genellikle; “yahu, bundan da beteri mi olur?” gibi itirazlarda bulunuyorlar. Bu konuyu biraz açalım istedim.
Bu önemli konuyu, bir kıssa ile netleştirelim:
Meşhurdur; bir zamanlar iki arkadaştan biri, başlarına ne kötülük gelirse gelsin “Allah beterinden saklasın” dermiş. Bu kafadarlar hasbelbeşer ağır bir suç işlemişler ve zamanın kadısı asılarak idam edilmelerine karar vermiş. O kişi yine “Allah beterinden saklasın” diyormuş. Öbür arkadaşı sinirlenmiş. “İdam edileceğiz idam! Bunun daha beteri ne olabilir ki?” diyerek azarlamış.
Gardiyanlar bunları darağacına doğru götürürken, mahkûm durmadan iç çeker ve “Allah beterinden saklasın” diyormuş. Gardiyanlardan biri dayanamamış, “Yahu, gencecik yaşta idam edilmeye gidiyorsun, bundan daha beteri olur mu?” diyerek terslemiş.
Bu sırada doludizgin bir süvarinin, tozu dumana katarak gelmekte olduğunu görmüşler. Muhafızlar, “Bu da kim ola?” derken, atlı gelip yanlarında durarak seslenmiş:
“Elimde Kralımızın fermanı var. Ferman, bu idamlık câniler hakkındadır. Burada yazılanlara göre bu mahkûmların ölüm cezası, asılarak değil, KAZIĞA OTURTULARAK infaz edilecektir.”
O mahkûm bunu öğrenince, elini kafasına vura vura gardiyana: “Gördün mü beterin beterini!..” ..diyebilmiş. Elbette sizde de benzer örnekler çoktur…
Bu deyim, “İçinde bulunduğun kötü durumdan dolayı, Allah’a isyan etme, bu durumdan kurtulamıyorsan, daha kötü durumda olanları düşün ve tedbirini al. Veya teselli ol” anlamında kullanılır.
Bendeniz şu 06.02.2023 depreminden sonra “beterin beteri var” diye teselli olanları duydukça, bu kıssayı hatırlayıp, acaba “bu beterin, daha beteri ne olabilir” diye düşündüm.
Merakımı giderecek bir cevap bulamayınca, semtimizde doğru ve isabetli sözlülüğü ile ünlü bir kanaat önderi dostumuza, bu merakımı açtım.
-“Acaba, şu 100 yılın en büyük âfeti olduğu tescillenen, Almanya’nın yüzölçümü büyüklüğündeki 11 ilimizi enkâza çeviren âfetten daha büyük, yani bu beterden daha büyük bir beter var mıdır?” Dedim.
-EVET, VARDIR… ..deyince, şaşırdım ve merakla sordum:
-Nedir efendim?..
-Şu anda iktidarda Millet İttifakı ve Kılıçdaroğlu kadrosunun olması!!! Demez mi?
Ben hemen şiddetle itiraz ettim:
-Efendim, lütfen konuyu siyasi mecraya çekmeyiniz!.. ..dedim. Ciddileşerek devam etti:
-Hem vallahi, hem billâhi, yeminle söylüyorum ki; bu konunun artık siyasetle hiç alâkası kalmadı!.. Çünkü bu birbirileriyle bağdaşması mümkün olmayan görüşlere sahip olan bu kadro, hem emir, taktik ve talimatları, uzun yıllardan beri ülkemizin coğrafi ve tabî zenginliklerine tâlip olan DIŞ ŞER güçlerden alıyor. Hem de birbirilerine öyle tezat düşünüyorlar ki, sadece tek bir “Cumhurbaşkanı adayını tespit” sorununu bile, tam BİR SENE içinde, onun üzerinde toplantılar yapmalarına rağmen çözebildiler mi?.. HÂYIR…
-Peki, niçin çözemediler?..
-Bir uzun yol otobüsünün şoför koltuğuna, çok farklı görüşlere ve sinsi arzulara sahip olan 6-7 şoför oturtulsa, o otobüs asla hedefine ulaşamaz! Yâ takla atar veya aralarında kavga ve kaos çıkar…
Peki, soruyorum sizlere, “yüzyılın âfeti” denilen böyle büyük bir deprem sonrasında, sadece bir sorun yok ki. Her gün yüzlerce sorunla karşılaşınca, bir yılda tek bir sorunu çözemeyen, yüzüne gözüne bulaştıran bir kadro, YÜZLERCE SORUNU, BİR GÜNDE ve her gün çözmesi mümkün mü Allah aşkına?…
Dış şer ağababalarına sorsalar; onlar “haahhh tam fırsat” diyerek, Irak, Afganistan, Fas, Tunus, Arakan, vs. ülkelere yaptıkları gibi, güzel ülkemizi de işgâl edecekleri kesindir. Türk milleti ise ‘zâlimlere asla teslim olmayan îman, Rûh ve karaktere sahip’ olduğu için, İÇ SAVAŞ çıkması kaçınılmazdır…
Ben yine itiraz etmek istedim:
-Bahsettiğiniz muhalif kadro içinde de Profesörler var, bakanlık yapmış kişiler var?
-Evet ama bir-iki liderden başka; kaç tane ihanet etmeyen, terör örgütlerinden, dış şer güçlerden medet ummayan ve Allah’a hakkıyla inanan var? Söyler misiniz?..
Şimdi düşününüz, böylesine büyük bir depremlerden sonra, hem çözümsüzlük kaosuna, hem de İÇ SAVAŞA bu ülke dayanabilir mi?..
İçinde zerre kadar VATAN sevgisi ve zerre kadar Îmanı olan bir kişi bunlara hiç oy verebilir mi? Allah rızası için, başımızda vaad ettiklerinin %90’dan fazlasını yerine getiren güçlü ve tecrübeli bir iktidar varken, böylesine şâibeli bir kadroya asla güvenilmesin!… ..Diye, daha çok devam edecek gibiydi.
Bu muhterem zâta ve yerden göğe haklı tespitlerine daha fazla itiraz edemedim.
Sadece; “Allah cc bu güzîde Türk ve Müslüman halkımıza ferâset versin ve tek bir akl-ı selimi bu tuzağa düşürmesin” diyerek, kendisinden müsaade istedik…
Konunun, bu ulvî duygular içinde değerlendirilmesini, takdirlerinize arz ediyorum.
Mehmet Yıldız
12.03.2023 – İstanbul
💯💯👏👏
Allah c.c ülkemize herşeyin hayırlısını versin,vatan hainlerine fırsat vermesin.Başımızdaki liderimize hayırlı uzun ömürler versin…
👍🧿
Abi kaleminize, yüreğinize sağlık.
Açıkcası siyaseti Dinimiz ile ilişiklendirmek bundan 15 20 sene öncesine kadar çok zordu. Günümüzde ise en azından benim İmanıma, İnancıma göre vaadde bulunanlara oy vermekten başka düşüncem olmadığı için millet ittifakından uzak durdum. Yoksa bana göre siyaset siyasettir ve maalesef bunu Kur’an-ı Kerim Şeriatı ile birleştirmek günümüz Türkiye’sinde imkansızdır…